Marka Dernekleri, Ham Madde ve Yarı Mamul İthalatında Ek Vergi Oranlarının Düşürülmesini Talep Ediyor
Birleşmiş Markalar Derneği (BMD), Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD) ve Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) ham madde ve yarı mamul ithalatında uygulanan ek vergi oranlarının düşürülmesini talep etti.
BMD Başkanı Sinan Öncel ile TASD Başkanı Berke İçten ve TGSD Başkanı Ramazan Kaya’nın düzenlediği ortak toplantıda, sektörlerindeki sorunları değerlendiren başkanlar, çözüm önerilerini sıraladı.
Toplantıda konuşan BMD Başkanı Öncel, BMD’nin 211 üyesi ve çatısı altındaki 514 marka ile gıda dışı perakende sektörünün en önemli sivil toplum kuruluşu konumunda bulunduğunu belirterek, her ay düzenli anketlerle hem üyelerin hem de sektörün nabzını tuttuklarını, son anketi 279 markanın katılımıyla gerçekleştirdiklerini bildirdi.
Temmuz ayında markalarının yüzde 66’sının adet satışının hazirana göre gerilediğini, aynı dönemde cirosunun daraldığını beyan eden markaların oranının ise yüzde 35 olduğunu aktaran Öncel, hazirandan temmuza geçişte her üç firmadan ikisinin adet satışının, birinin de cirosunun daraldığına dikkati çekti.
Öncel, üye markalarının yarıdan fazlasını oluşturan hazır giyim ve ayakkabı kategorilerinde ortalamanın da üzerinde bir gerileme yaşandığını ifade ederek, “Özetle söylemek gerekirse perakende satışları temmuzda sert fren yaptı. Temmuzdan temmuza yıllık değişime baktığımızda ise markaların yüzde 58’inde adet satışlarının düştüğünü görüyoruz. Temmuz 2023’e göre ciro artışının resmi enflasyonun altında kaldığını beyan eden markalarımızın oranı yüzde 66’ya ulaşmış bulunuyor. Bu tablo söz konusu markaların cirolarındaki artışın giderleri karşılayamadığı anlamına geliyor.” diye konuştu.
Markalar için işçilik, ortak alan giderleri ve ham maddenin en önemli maliyet kalemlerinden olduğunu belirten Öncel, şöyle devam etti:
“10 uzama yılı sona eren kontratlarda 4-5 kat kira artış talepleriyle karşılaşıyoruz. Son bir yılda kiralarda dolar bazında yüzde 32,11 artı. Ciro kirasının uygulandığı mağaza için rayiç bedel üzerinden uyarlama davası açılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü fahiş kira artış talepleri ve ham madde ithalatında uygulanan yüksek vergiler başta olmak üzere, tüm maliyet artışları er veya geç fiyatlara yansıyor ve enflasyonla mücadeleyi olumsuz etkiliyor.”
Öncel, sabit giderlerdeki artış trendinin devam ettiği bir dönemde satışlardaki gerilemenin tüm sektörü tedirgin ettiğini belirterek, sektördeki hasarın daha fazla büyümeden ham madde ithalatındaki yüksek gümrük vergileri ve ciro kirası içeren kontratlar konusunda mevzuatın güncellenmesi gerektiğini dile getirdi.
“Bir çift spor ayakkabının malzemesinde Çin ile aramızda 3,9 dolar fiyat farkı var”
TASD Başkanı Berke İçten de yaklaşık 6 milyar dolarlık bir hacme ulaşan ayakkabı endüstrisinin son iki yıla kadar net ihracatçıyken, yüksek maliyet artışlarına paralel olarak sektörün yurt dışında pazar kaybettiğini, ithalatın da arttığını söyledi.
Sektördeki dış ticaret dengesindeki bozulmanın bu yıl da hızlanarak devam ettiğini aktaran İçten, şunları kaydetti:
“İhracattaki dramatik düşüşe karşılık ithalatın patlamasının temelinde sektörün rekabetçiliğini kaybetmesi yatıyor. Girdi maliyetleri ile kur arasındaki makas giderek açıldığı için fiyat tutturamıyor, Asya’daki rakiplerimize göre çok pahalı kalıyoruz. Örneğin bir çift spor ayakkabı için kullanılacak malzemeyi hesapladığımızda Çin ile Türkiye arasında 3,9 dolarlık fiyat farkı oluşuyor. İşçilik ve diğer maliyet kalemlerini eklediğimizde fark çok daha açılıyor. Mevcut koşullarda işçilik maliyetlerini düşürme imkanı yok. Dolayısıyla en azından ham madde ve yan sanayi tedarikinde ayakkabı üreticisinin eli rahatlatılmalı, ithalatta yüzde 100’ü aşan vergiler makul seviyelere indirilmeli.”
İçten, ayakkabı sektörünün yıllık 70-80 milyon dolarlık ham madde ve yan sanayi ithalatının olduğunu belirterek, “6 milyar dolarlık ticaret hacminin olduğu sektörde bu miktarın normal olduğunu değerlendiriyoruz. Dolayısıyla yan sanayicilerin ithalat vergilerin artırılması yönündeki taleplerine katılmıyoruz. Yan sanayiye getirilecek ek vergilerin bitmiş ürün fiyatını artırmaktan başka bir işe yaramayacağını değerlendiriyoruz.” ifadelerini kullandı.
Ayakkabı sektörünün mevcut kapasitesiyle Türkiye’nin ithal ettiği ayakkabıların büyük bölümünü üretebileceğine dikkati çeken İçten, küresel markaların ülkede üretim yapabilecekleri zeminin oluşturulması gerektiğini ifade etti. Meşhur markalarla Türkiye’de yatırım yapmaları içi görüşmeler yaptıklarını anlatan İçten, yakın zamanda Almanya menşeili bir markanın Türkiye’de yatırım kararı alabileceğini belirtti.
İçten, “Türkiye’de yıllık 200 milyon çifte yakın ‘çakma ayakkabı’ üretiliyor. Vergi ve SGK primi ödemesi başta olmak üzere yasal hiçbir mevzuata tabi olmayan bu firmalar, sektörde haksız rekabete yol açıyor. Ülkemizin ve sektörümüzün yurt dışındaki imajını da olumsuz etkileyen çakma ayakkabıya karşı Ticaret Bakanlığımızın başlattığı mücadeleyi daha etkin bir şekilde sürdürmesini bekliyoruz.” diye konuştu.
“Kamunun destekleyici politikalar geliştirmesi toparlanma sürecini hızlandırır”
TGSD Başkanı Ramazan Kaya da Türk hazır giyim sektörünün, küresel piyasalardaki zorluklar ve ekonomik koşulları nedeniyle üretimden ihracata kayıplar verdiğini ancak sektörün sahip olduğu tecrübe ve güçlü altyapısı sayesinde bu zorlu dönemi geride bırakma konusunda kararlı olduklarını vurguladı.
Yeniden toparlanıp yükselişe geçmek için stratejik adımların atılması gerektiğini dile getiren Kaya, şunları söyledi:
“Kamunun destekleyici politikalar geliştirmesinin toparlanma sürecini hızlandıracağına inanıyoruz. Bu kapsamda kamudan öncelikli beklentilerimiz arasında bölgesel asgari ücret uygulamasına geçilmesi, asgari ücret desteği verilmesi, sektörün 4-5 yıllık dönüşüm sürecini finanse edebilmesi için uygun koşullarda orta vadeli krediler sağlanması, ihracatta özel kur uygulamasına geçilmesi, sektörümüzü etkileyen ithalatta yüksek koruma önlemlerinin kademeli olarak azaltılması ve kaldırılması ile iş gücü maliyetleri üzerindeki SGK yüklerinin azaltılması yer alıyor.”
Kaya, hazır giyim sektörü olarak perakende ve ayakkabı sektörü ile ortak sıkıntılarının bulunduğunu ifade ederek, “Kira giderleri, işçilik maliyetleri, sahte ürün gibi zorlukları aşmak ve sektörlerimizin sürdürülebilirliğini sağlamak için belirli noktalarda birlikte hareket etmeliyiz. Bu güç birliği yalnızca sektörlerimize değil, ülke ekonomimize de değer katar.” diye konuştu.